Üç Aylar'a Dair

Üç Aylar'a Dair

HABER TARİHİ: 24 Şubat 2020
3386 Kişi okudu

ÜÇ AYLARA DAİR

Üç aylara dair sıklıkla şu tip sorulara muhatap oluyorum:

- "Üç ayların fazileti nereden gelmektedir?",
- "Üç ayları en verimli şekilde nasıl değerlendirebiliriz?",
- "Bu aylarda yer alan kandil gecelerinin dindeki yeri nedir?"
- "Kandil geceleri ve gündüzlerine özel bir namaz ve oruç var mıdır?"

Bu soruların her biri müstakil olarak üzerinde yazı yazmayı gerektiren konular. İnşaallah yeri geldikçe bu konulara temas eden yazılar yayınlayacağım. Bu yazıda ise genel olarak üç aylar içinden Recep ve Şaban ayı ile ilgili bazı konulara temas edeceğim.

***********

1. ALLAH'IN BİR KANUNU: YARATTIKLARI ARASINDAN SEÇİM YAPMAK

Yüce Allah’ın değişmez kanunlarından (sünnetullah) birisi de yarattığı varlıklar içinden bazılarını diğerlerine –kendi bildiği bir takım hikmetlere binaen- üstün kılmasıdır. Allah bazı mekânları, bazı zamanları, bazı şahısları diğerlerine üstün kılmıştır. Bu üstün kılma ve seçme konusunda –hâşâ- hiç kimsenin Allah’ı sorgulama hakkı yoktur:

“Senin Rabbin dilediğini yaratır ve seçer. Onların ise seçim hakkı yoktur.” (Kasas, 68)

“Allah, yaptığından sorumlu tutulamaz; onlar ise sorguya çekileceklerdir.” (Enbiyâ, 23)

Yüce Allah beldelerden Mekke’yi, ibadethaneler arasında Kâbe’yi, cennetler içinde Firdevs’i, melekler içinde Cebrail’i, Peygamberler içinde Hz. Muhammed Mustafa’yı (s.a.v.), indirdiği kitaplar içinde Kur’an’ı, ümmet içinde ashab-ı kiramı, haftanın günleri içinde Cuma’yı, senenin günleri içinde kurban bayramının arefe gününü, aylar içinde Ramazan’ı kendi cinslerine üstün kılmıştır.

Her meselede olduğu gibi bu meselede de “ifrat”, “tefrit” ve “itidal” söz konusudur. Allah’ın üstün kıldığını üstün kabul etmeyenler tefrite düşmüşlerdir. Allah’ın üstün kılmadığını kendi kafalarından üstün, faziletli, mübarek ve mukaddes belirleyenler ifrata düşmüştür. Allah’ın üstün kıldığını üstün kabul eden, bundan başka kendi heva ve arzusuna göre üstünlük ölçüsü ortaya koymayanlar itidal ehlidir.

Senenin içinde belirli ayları, belirli günleri ve geceleri diğerlerine üstün kılmak da Allah'ın bir kanunudur. Bunları diğer zaman dilimleri ile aynı görmek tefrittir. Ancak bu zaman dilimlerinde, dinde olmayan bir takım bid'atlar ihdas etmek de ifrattır.

2. RECEP AYI

"Üç aylar" ifadesi Kur’an ve Sünnet’te yer almaz. Kur’an’da Araplar arasında bir örf olarak savaşmanın haram kabul edildiği dört aya (Zilkade, Zilhicce, Muharrem , Receb) gönderme yapılır. Bu dört haram aydan bir tanesi de [halkımızın üç aylar olarak isimlendirdiği ayların ilki olan] Receb ayıdır.

Recep ayının "haram ay" kapsamında bir ay olması dışında özel olarak bu ayda oruç tutmayı ya da özel bir tarzda namaz kılmayı teşvik eden herhangi bir sahih hadis mevcut değildir.

Hadis konusunda otorite olan İbn Hacer el-Askalanî, Receb ayına ilişkin halk arasında bulunan söylentilerin ne derece doğru olduğuna ilişkin yazdığı müstakil eserinde şöyle der:

"Receb ayının fazileti ile ilgili veya bu ayda tutulacak orucun, o ayın belirli bir zamanında tutulacak orucun, belirli bir gecede yapılacak ibadetin fazileti ile ilgili olarak hüccet olmaya elverişli hiçbir sahih hadis bulunmamaktadır." (İbn Hacer, Tebyînü'l-aceb bimâ verede fî şehri Receb, s. 23)

Bununla birlikte Receb ayının ilk gecesinde yapılan duanın reddolunmayacağı yönündeki kanaat ilk dönemden itibaren mevcuttur.. Nitekim, Hz. Ömer'in oğlu Abdullah'ın şöyle dediği rivayet edilir:

"Şu beş gecede yapılan dua reddedilmez: [Perşembeyi Cumaya bağlayan] Cuma gecesi, Receb ayının ilk gecesi, Şaban ayının ortasındaki [Berat] gece[si] ve iki bayram [öncesindeki arefe] gecesi." (Abdürrezzak, Musannef, IV, 317 (7927 no'lu rivayet)

Madem ki hadislerde özel olarak "Recep ayında oruç tutun" şeklinde bir teşvik yoktur, o halde Recep ayında oruç tutmanın faziletli bir amel olduğunu belirten âlimler bunu neye dayandırıyorlar? Bunu iki şeye dayandırıyorlar:

a) Genel olarak haram aylarla ilgili olarak Ebû Davud’da yer alan bir rivayette şöyle buyrulmaktadır:

“Haram aylarda bazen oruç tut, bazen terk et!” (Ebu Davud, Sıyam, 54)

b) Allah Resûlü'ne niçin Şaban ayında çok oruç tuttuğu sorulduğunda "Bu ay, Receb ve Ramazan ayları arasında insanların çoğunun gafil olduğu bir aydır" buyurmuştur. Bu da gösteriyor ki insanlar Ramazan ayını oruçlu geçirdikleri gibi Recep ayında da oruç tutuyorlardı.Allah Resûlü de buna ses çıkarmıyordu. Kendisi buna Şaban ayını da ekleyerek o ayın da oruç tutmanın faziletli olduğu aylardan biri olduğunu bildirmek istemişti.

Receb ayı da haram aylardan birisi olması hasebiyle bu ayda oruç tutmanın, tıpkı diğer haram aylarda olduğu gibi faziletli olduğu anlaşılmaktadır. Yine bu ayın ilk gecesinde dua etmenin kabule vesile olduğu inancıyla dua etmek müstehaptır.

Receb ayı girdiğinde Allah Resûlü'nün (s.a.v.) “Allah’ım Receb ve Şaban’ı bize mübârek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır” şeklinde dua ettği söylenir.

( Beyhakî, Şuabu'l-îman, V, 348 (3534 no'lu rivayet)

Bütün bunlardan anlaşıldığı kadarıyla Recep ayının ilk gecesinde dua etmek, bu ayda nafile oruç tutmak faziletli bir davranıştır. Zaten genel olarak haram aylarda taatler diğer zamanlara göre daha faziletlidir.

3. ŞABAN AYI

Sahih rivayetlerde Peygamberimizin Ramazan ayı dışında hiçbir ayı tam olarak oruçlu geçirmediği, en çok Şaban ayında oruç tuttuğu belirtilir. (Buharî, Savm, 51; Müslim, Sıyam, 175)

Dolayısıyla bir Müslümanın, Ramazan ayı dışında peygamberimizin diğer hadislerindeki tavsiyeleri de göz önünde bulundurularak “Muharrem” ve “Şaban” aylarında diğer aylara göre daha çok oruç tutması sünnete en uygun davranıştır. Ancak Ramazan ayına dinç bir şekilde girebilmek için Şaban’ın ikinci yarısından sonra oruç tutmak tavsiye edilmemiştir.

4. KANDİL GECELERİNİN ASLI VAR MI?

Halkımız arasında kandil geceleri olarak bilinen zaman dilimleri ile ilgili olarak genel bir ifadeyle şunu belirtmek gerekir:

Bizzat Kur’an’da adı geçen Kadir gecesi de dâhil olmak üzere bu gecelerin hiçbirine dair özel bir namaz şekli söz konusu değildir. Muhakkik âlimler bu tür “özel ibadet” tarzı uygulamaların, reddedilmesi gereken bid’atlar kapsamında yer aldığını özel olarak ifade etmişlerdir. Bununla birlikte kişinin gerek bu gecelerde gerekse başka zaman dilimlerinde namaz kılması, Kur'an okuması, tövbe-istiğfarda bulunması, Müslüman kardeşleriyle bir araya gelerek sohbet etmesinde herhangi bir sakınca söz konusu değildir.

Şimdi söz konusu geceleri kısaca tek tek ele alalım:

a) Regâib Kandili

Receb ayının ilk Cuma gecesine (Perşembeyi Cumaya bağlayan geceye) kimi kaynaklarda "regaib gecesi" adı verilmekte ise de bu gecenin Regaib diye adlandırılmasında Hz. Peygamber’e izâfe edilen, fakat hadis âlimlerince uydurma olarak değerlendirilen rivayetin etkisi olmuştur. (Süyûtî, el-Leʾâli’l-maṣnûʿa, II, 56) (NEBİ BOZKURT, "KANDİL", TDV İslâm Ansiklopedisi)

Özellikle tasavvufî eserlerde yer alan, Hz. Peygamber’in Regaib gecesinde ana rahmine düştüğü, receb ayının ilk perşembe günü oruç tutup gecesinde Regaib namazı adıyla bir namaz kılmanın sevap olduğu ve bu gecenin birçok faziletinin bulunduğu yönündeki rivayetlerin asılsız olduğu hadis âlimlerince belirtilmiştir. İslâm âlimlerinin büyük bir kısmı Hz. Peygamber, sahâbe ve tâbiîn dönemlerinde Regaib kandilinin bilinmediğini, kandil geceleri kutlanmasının diğer dinlerin tesiriyle ortaya çıktığını, dolayısıyla bu gecede özel bir ibadet yapmanın dinde yeni ibadet ihdası anlamına geleceğini, Resûl-i Ekrem tarafından genel olarak bid‘atların yasaklanmasının yanı sıra (Buhârî, “Ṣulḥ”, 5) cuma günü ve gecesi özel bir ibadet yapılmasının da yasaklandığını (Müslim, “Ṣıyâm”, 147, 148), bu sebeple Regaib günü ve gecesinde muayyen ibadetler yapmanın dinen sakıncalı olduğunu belirtmiştir.(TDV İslâm Ansiklopedisi)

"Reğâib namazı" adı verilen namazla ile ilgili hadislerin “tamamı” dört mezhebe mensup muhakkik hadis ve fıkıh âlimleri tarafından “uydurma” ve "bid'at" olarak kabul edilmiştir. (İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtar, II, 26; el-Mevsuatü'l-fıkhiyyetü'l-Kuveytiyye, VIII, 32)

Regaib namazıyla ilgili rivayeti 412 veya 414 yılında ölen Ali b. Abdullah b. Cehdam adlı kişinin ihdas ettiği söylenir.

b) Mirac Kandili

Peygamberimizin Mekke’den Mescid-i Aksa’ya gece yolculuğuna götürüldüğü âyetle sabittir. Oradan miraca çıkarıldığı âyetlerde saraheten yer almamakla birlikte sahih rivayetlerde yer almaktadır. Miracın ne zaman gerçekleştiği konusunda net bir tarih mevcut değildir. Ne Allah Resûlü, ne sahabe ne de müctehid imamlar “miraç kandili” kutlamışlardır. Bu, hicrî beşinci asırda Kudüs ve Bağdat’ta sonradan ortaya çıkmış bir uygulamadır. Diğerlerine göre daha kuvvetli bir takım rivayetlerde miracın Receb ayının 27. gecesi olduğu belirtilmektedir. Buna binaen, söz konusu gecede miracın öneminden bahsedilmesinde, bundan çıkaracağımız derslerden söz edilmesinde bir sakınca yoktur. (İleride -inşaallah- bu konuyu müstakil olarak ele alacağım.)

c) Berat Kandili

Şaban ayının ortasında yer alan gece (Berat gecesi) ile ilgili bir takım rivayetler vardır. Hadislerde o gecenin gündüzünün oruçla, gecesinin kıyamla geçirilmesi tavsiye edilmiş, ancak o geceye özel bir namaz türü vb. belirlenmemiştir. (İleride -inşaallah- bu konuyu müstakil olarak ele alacağım.)

(Ramazan ayını ve bu aydaki Kadir gecesine ilişkin hususları inşaallah müstakil yazılarda ele alacağım.)

*********

“Kandil kutlaması” dinin özünde değil halkın örfünde bulunmaktadır. Halkımız bu günlerde birbirinin kandilini kutlar, komşular birbirine bazı yiyecekler ikram eder.

Dinde örf bir delildir ancak örfün meşru olması, naslarla çatışmamasına bağlıdır. Buna göre; insanlar bunu dinin aslından görmemek, sırf bir örf olarak kabul etmek, Ramazan ayına hazırlığa vesile saymak, bu konuda bir bilincin uyanmasına vasıta yapmak istiyorlarsa bid’atlara bulaşmadan, dinde olmayan ibadetleri icat ve icrâ etmeden, sosyolojik bir realite olarak yapmalı, bugünleri bir ayrılık ve ötekileştirme değil kardeşliğe vesile kılmalıdır.

Üç ayları en güzel değerlendirme konusuna da kısmetse başka yazılarda temas edelim.

Rabbimiz, gerek üç aylar gerekse diğer zaman dilimlerimizi hayırlı, bereketli, rızasına ve elçisinin sünnetine uygun bir şekilde değerlendirmeyi bizlere nasip eylesin.

(Soner Duman/30.Cemâziyelâhir.1441/Pazartesi)



ÜYE GİRİŞİ