Hamd, alemlerin rabbi olan Allah’a mahsustur. Salat-u selam efendimiz Muhammed’e pak ailesine, seçkin nesil olan sahabelerine ve kıyamete kadar onların izinden gidecek olanların üzerine olsun.
Hikmetinden, takdirinden ve fiillerinden sual olmayan Allah’u teala ne yücedir. En güzel isim ve sıfatlar O’nundur. Her türlü noksan sıfattan münezzehtir.
Bilmiş olalım ki kâinatın hepsi Allah’u tealanın mülküdür, yaratmasının eseridir. Zaman, mekân, şahıs v.b. hepsi O’nun varlığının delili, kudretinin tezahürüdür. Allah’u teala buyuruyor ki:
“Gece, gündüz, güneş ve ay hep O’nun (kudretinin) ayetlerindendir. Siz güneşe ve aya secde etmeyin de onları yaratan Allah’a secde edin. Gerçek O’na ibadet etmek istiyorsanız.” Fussilet 37
Kâinatı yoktan var eden Yüce Mevla sonsuz hikmetinin eseri olarak da bazı zamanları diğer zamanlara, bazı mekanları diğer mekanlara, bazı zâtları diğer zatlara üstün tutmuştur. Bu çerçevede o zamanlarda veya mekanlarda eda edilen ibadeti başka zaman yahut mekanlarda edilen ibadetlerden faziletli kılmıştır. Bununla beraber bazı zamanlara ve mekanlara mahsus ibadetler de meşru kılmıştır. Bunun hikmetini beyan sadedinde Rasulullah (s.a.v) efendimizden rivayet edilen bir hadiste şöyle buyurulur:
“Şüphe yok ki Rabbinizin akan zamanın içinde size ihsan ettiği fırsatları vardır. Bu fırsatları yakalamaya çalışın. Ola ki o fırsatlardan biri sizi yakalar da ondan sonra bir daha asla bedbaht olmazsınız.” Hadisi Taberani, Muhammed b. Mesleme’den rivayet etmiştir.
Alimler der ki: Bu fırsatlardan maksat mübarek günler ve vakitlerdir. Sair zamanlarında nefsine uyarak Allah’a layıkıyla kul olmaktan uzaklaşan kişi bu şekildeki gün ve vakitlerde Allah’ın rahmetinin, mağfiretinin daha yakın olduğunu bilince kalbinde Allah’a dönüş için bir azim, kararlılık meydana gelir.
Bu hususa zaman ve mekân itibariyle birer örnek verelim.
Ebu Hüreyre (r.a)’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Beş vakit namaz, Cuma’ya kadar Cuma, Ramazan’a kadar Ramazan, ikisi arasında -büyük günahlardan kaçınılması şartıyla- işlenen günahlara kefarettir.” Müslim rivayet etmiştir.
Yine Ebu Hüreyre (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah şöyle buyurdu:
“Kim iman ederek ve sevabını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” Buhari, Müslim rivayet etmişlerdir.
Mekanla ilgili olarak da Yüce Mevla şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz insanlar için kurulan ilk mabed, Mekke'deki çok mübarek ve bütün âlemlere hidayet kaynağı olan Beyt (Kabe)dir.” Al-i İmran 96.
Mescid-i Aksa ile alakalı olarak da şöyle buyurmuştur:
“Her türlü noksanlıktan münezzeh olan O Allah’dır ki, kulunu gece Mescid-i Haram’dan, o etrafını “mübarek” kıldığımız Mescid-i Aksa’ya kadar götürdü.” İsra 1.
Her iki ayet-i kerimede Mescid-i Haram’a ve Mescid-i Aksa’ya “mübarek olma” sıfatı atfedilmiştir.
Bu girişten sonra Şaban ayının on beşinci gecesi, diğer adıyla “Beraat” gecesi hakkında varid olan deliller çerçevesinde arz etmeye çalışacağız.
Alimlerin tercih edilen görüşüne göre nafile ibadetler (namaz, oruç, sadaka v.b) her zaman eda edilebilir. Bu ibadetler herhangi bir vakitle sınırlandırılamaz. Binaenaleyh müslüman, şeriatın belirlediği şartlar ve sınırlar çerçevesinde istediği zaman istediği nafile ibadeti eda edebilir. Yani istediği bir günü oruç tutabilir, istediği bir vakitte kalkıp namaz kılabilir, istediği bir zamanda birine tasaddukta bulunabilir.
Diğer taraftan Rasulullah (s.a.v) birçok hadisi şerifte Şaban ayının onbeşinci (gecesi) günü içinde yer alacak şekilde bu günleri oruçla geçirmeyi emretmiştir.
Ebu Hüreyre (r.a)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
“Dostum (peygamber) (s.a.v) bana üç hasleti bırakmamayı vasiyet etti: Her aydan üç gün oruç tutmayı, kuşluk namazını kılmayı, uyumadan önce vitir kılmayı” Buhari rivayet etmiştir.
Oruç tutulması tavsiye edilen üç gün, bir başka hadisi şerifte beyaz günler diye tabir edilen on üçüncü on dördüncü ve on beşinci günlerle tefsir edilmiştir.
Ebu Zer el-Gıfari (r.a)’dan rivayet edildiğine göre (şöyle dedi): “Rasulullah (s.a.v) bize ayın üç beyaz gününü oruç tutmamızı emretti. On üçüncü, on dördüncü ve on beşinci” İbn Hibban rivayet etmiştir.
Cerir b. Abdullah (r.a.)’ın Nebi (s.a.v)’den rivayet ettiğine göre şöyle buyurmuştur: “Her aydan üç gün oruç tutmak bütün bir zamanı (ömrü) oruçla geçirmek gibidir. Beyaz günleri... On üçüncü günün sabahı ile başlayarak, on dördüncü ve on beşinci günler.” Nesai rivayet etmiştir.
Bu hadisi şerifler gösteriyor ki Şaban ayının on beşinci gününü oruçla geçirmek peygamberimizin bu husustaki genel emrine dahildir.
Geceyi ibadet ile geçirmeye gelince bu hususta da Rasulullah (s.a.v)’den herhangi bir nehiy varid değildir. Bilakis teheccüt namazının fazileti hakkında ayet-i kerimelerle beraber birçok hadis-i varid olmuştur. Bu konuda da:
Allah’u teala şöyle buyurmaktadır:
“Bizim ayetlerimize öyle kimseler iman ederler ki onlarla kendilerine nasihat verildiği vakit secdelere kapanırlar ve rablerine hamd ile tesbih ederler de kibirlenmezler. (geceleyin namaz kılmak için) yataklarından kalkarlar. Rablerine korku ve ümit içinde dua ederler. Kendilerine verdiğimiz rızıklardan da harcarlar.” Şimdi yaptıkları salih amellere mükâfat olarak kendilerine hazırlanıp saklanan göz aydınlığını kimse bilemez.” Secde 15-17.
Ebu Hüreyre (r.a)’dan rivayet edildiğine göre dedi ki: Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Ramazan orucundan sonra en faziletli oruç, Allah’u tealanın Muharrem ayıdır. Farz namazdan sonra en faziletli namaz gece namazıdır.” Müslim rivayet etmiştir.
Abdullah b. Selam (r.a)’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Ey insanlar! Selamı yayın. Yemek yedirin. Akrabalarınızı görüp gözetin. İnsanlar uykudayken kalkın namaz kılın. Rabbinizin cennetine selametle girersiniz.” Tirmizi rivayet etmiştir.
Burada kadar Şaban ayının on beşinci gecesinin hususiyetle değil de genel olarak hadisi şeriflerdeki mertebesini arz ettik.
Asıl önemli olan husus şu: Şaban ayının 15. Gecesi ve günü ile alakalı hususiyetle varid olmuş bir delil var mıdır?
Cevap olarak deriz ki evet vardır. Bu deliller:
1- Hz. Aişe (r.a)’dan rivayet edildiğine göre şöyle dedi: Bir gece baktım Rasulullah (s.a.v) yanımda yok. Aramak üzere dışarı çıktım. Baktım Baki’de başını göğe kaldırmış. Dedi ki: Ey Aişe! Allah’ın ve resulünün sana bir haksızlık yapmasından mı korktun!” Ben de dedim ki: “Hayır böyle bir şey değil. Fakat ben hanımlarından birinin yanına gittiğini sandım.” Buyurdu ki: “Şüphesiz Allah’u teala Şaban ayının onbeşinci gecesi dünya semasına nüzul eder. Bu gecede Kelb kabilesinin (koyunlarının) tüyleri sayısından fazla kimseye mağfiret eder.” Tirmizi, İbn Mace ve İmam Ahmed rivayet etmiştir.
Muaz b. Cebel’den rivayet edildiğine göre Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Allah’u teala Şaban on beşinci gecesinde kullarının hepsine muttali olur. Kullarının hepsini bağışlar. Yalnız müşrik olanları bir de aralarında küskünlük bulunanları bağışlamaz.” Taberani rivayet etmiş, İbn Hibban sahih olduğunu belirtmiştir.
Ali b. Ebu Talib (k.v.)’den rivayet edildiğine göre Nebi (s.a.v) şöyle buyurdu: “Şaban ayının on beşinci gecesi olduğunda gecesini kıyamla geçirin, gündüzünde oruç tutun. Zira Allah bu gece güneşin batışıyla beraber dünya semasına nüzul eder ve şöyle der: “Bağışlanmak isteyen yok mu onu bağışlayayım, rızık isteyen yok mu onu rızıklandırayım, hasta olan yok mu onu şifa ihsan edeyim, şöyle olan yok mu.. böyle olan yok mu... Fecir doğuncaya kadar böyle devam eder.” İbn Mace rivayet etmiştir.
Abdullah b. Amr’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Şabanın ayının on beşinci gecesinde Allah’u teala kullarına ittila eder (bakar). İki kişi müstesna diğer kullarına mağfiret eder. Küskünlük (düşmanlık) yapan ve haram olan cana kıymış olanları (bağışlamaz).” İmam Ahmet rivayet etmiştir. Şuayb el-Arnavut der ki: Hadisin senedi İbn Lehia’dan dolayı zayıf olsa da başka yollarla gelen şahitlerden dolayı sahih bir hadistir.
Aynı manada ayrıca Ebu Salebe el-Huşeni’den (Beyhaki) Ebu Musa el-Eş’ari’den (İbn Mace) Ebu Hüreyre’den (Bezzar. Heysemi der ki: Senedde yer alan Hişam b. Abdurrahman’ı bilmiyorum. Geriye kalan ricalı sikadırlar) Afv b. Malik’ten (Beyhaki, Bezzar) ve Osman b. Eb’il-As’tan rivayet edilen hadisler vardır.
Evet bu hadislerin bazısı, bazı hadis alimleri tarafından zayıf görülmüş olsa da “sahih” veya en azından “hasen” diyen alimler de az değildir.
Bu konuda İbn Receb el-Hanbeli şöyle der: “Şaban’ın on beşinci gecesi ile alakalı birden fazla hadis varid olmuştur. Birçok alim bunları zayıf görmüş, bazı hadislerde İbn Hibban sahih demiştir.”
Şeyh M. Abdurrahman el-Mübarekfüri de şöyle der: “Bilmiş ol ki, Şaban’ın on beşinci gecesi ile ilgili çok sayıda hadis varid olmuştur. Bu hadislerde bu gecenin hadislerde, delillerde bir aslı, temeli bulunduğunu gösterir.”
Ayrıca muasır alimlerden Elbani Hz. Aişe’den rivayet edilen hadisin “sahih” olduğunu belirtmiştir.
Alimlerin bu geceyi ihya etmekle alakalı görüşlerine gelince bu konuda yine İbn Receb el-Hanbeli şöyle der: “Şaban’ın on beşinci gecesini Şam’lı tabiinler tazim eder ve bu gecede çokça ibadet ederlerdi. Halid b. Ma’dan, Mekhul ve Lokman b. Amir bu imamlardandır. İnsanlar da bu geceyi tazim konusunu onlardan aldılar.”
İmam Şafii de şöyle der: “Bize, beş gecede duanın kabul edildiği haberi ulaşmıştır. Cuma gecesi, Kurban Bayramı gecesi, Ramazan Bayramı gecesi, Receb ayının ilk gecesi, Şaban ayının on beşinci gecesi.” El- Ümm 1264
Büyük bir ulema heyeti tarafından hazırlanan El-Mevsuat’ül-Fıkhiyye (Fıkıh ansiklopedisi)’de şöyle geçer:
“Cumhur-u fukaha Şaban ayının on beşinci gecesinin ihya etmenin mendup olduğu görüşünü benimsemişlerdir. Cumhura göre, Şaban ayının özel olarak on beşinci gecesini kıyamla geçirmek (namazla ihya etmek) müstehab görülmüştür. Zira faziletine dair sahih hadisler varid olmuştur.
Molla Hüsrev de şöyle der: “Mendup ibadetlerden bazıları da Razaman’ın son on gecesini, Kurban Bayramı ve Ramazan Bayramı gecelerini, Şaban’ın on beşinci gecesini ihya etmek (namazla geçirmektir).” Dürer’ül-Hükkâm.
Aktarılan hadisler ve alimlerin bu hadislere binaen ortaya koydukları görüşler muvacehesinde Şaban ayının on beşinci gecesini ibadet, gündüzünü oruç ile geçirmek mendup bir ameldir. Ancak şunu belirtelim. Bu geceye mahsus “şu kadar rekât namaz kılana şöyle sevap vardır” şeklinde sahih kaynaklarda herhangi bir bilgiye ulaşamadık. Hz.Ali (r.a.)’dan rivayet edilen hadis de bu gecede yapılabilecek ibadetler anlatılmıştır. Herhangi bir rekât sayısıyla sınırlı tutmaksızın namaz kılmak, istiğfarda bulunmak, dua etmek v.b. ibadetlerle bu gece ihya edilebilir.
Hadisi şeriflere bir yönden bakıp bu geceyi ihya etmeyi, gündüzünü oruçla geçirmeyi münker bir bidat olarak görmek asla isabetli bir bakış açısı değildir. Kaldı ki hadislerin sahih olduğuna hükmeden birçok alim ve muhaddis vardır.
Zayıf diyen alimler de reddini gerektirecek bir zayıflıktan bahsetmemişlerdir. Ayrıca İmam Nevevi ve İmam İbn’us-Salah fedail’ül-amal, (ahkam dışındaki amellerde) tergib ve terhib konularında zayıf hadisle amel edilebileceğini belirtmişlerdir.
Son olarak bu hadisleri ve aktarılan alimlerin görüşlerini, kendisi için ikna edici yeterlilikle görmeyenlere acizane tavsiyemiz bunu “münker bir bidat” olarak nitelemekten kaçınmalarıdır. Zira İslam ilimlerinde ittifak edilen kaidelerden biri şudur: “Delile dayanarak meydana gelen ihtilafta ihtilaf eden taraflar, “doğru olmak yahut hatalı olmak” ile ifade edilir. Bu konuda taraflar “sünnet üzere olan şu, bidat üzere olan da bu” şeklinde nitelemek doğru değildir.”
Allah’u teala en doğrusunu bilir!
Allahım! Bizler, bu gecede, zat-ı zülcelalinden bağışlanma diliyoruz, bizleri bağışla! Rızıklar istiyoruz bizleri rızıklandır! İslam aleminde son dönemde çıkan salgınla, genel olarak farklı hastalıklarla pençeleşen nice hastalar var hepsine acil şifalar ihsan eyle! Borçlu olanlara ödeme kolaylığı nasip eyle! Darda sıkıntıda olan cümle ehl-i imana acilen katından hayırlı bir çıkış kapısı nasip eyle! Şüphesiz bizim tek Rabbimiz ve Mevlamız sensin! Dualarımıza icabet eyle!
Hüseyin Nohut
Soru: Dernek Sitemizi Nasıl Buldunuz?
Soru: Dernek Başkanımızı Değerlendirin.